Hemipleji; halk arasında bilinen adıyla inme, beyindeki kan damarlarının ani tıkanması veya kanaması nedeniyle beyin hücrelerinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan, lezyon oluşan tarafta ilgili vücut bölgelerinde etkiler meydana getiren nörolojik bir sendromdur.
Beyin vücut ağırlığının %2’sini oluşturduğu halde metabolik olarak vücuttaki en aktif organlardan biridir ve bu aktiviteyi sağlayabilmek için zengin kan akımına ihtiyaç duyar.
Hemipleji genelde lezyona uğramış beyin hemisferinin (yarım küresinin) karşı tarafındaki alt ve üst ekstremitelerde (uzuvlarda) açığa çıkan hareket ve duyu kaybı ile birlikte tüm vücuttaki denge problemlerine ek olarak duyu, algı ve motor bütünleşme bozuklukları şeklinde kendini gösterir.
RİSK FAKTÖRLERİ
Geçmişten bugüne hemipleji tedavisinde gelişmeler kaydedilmesine rağmen hala en başarılı tedavi şekli primer korumadır. Bu sebeple inme risk faktörlerinin iyi bilinmesi önemlidir. İnmeye neden olan risk faktörlerinin başında hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, sigara, obezite, sedanter yaşam ve daha önce geçirilmiş inme gelmektedir.
BELİRTİLERİ
Hemipleji temelde vücudun bir tarafında işlev kaybı olarak tanımlansa da ortaya çıkan tüm klinik bulguları ifade eder. İnme nedeni ile görülen bulgular etiyolojiye ve etkilenen damarın beslediği alanın büyüklüğüne göre çok geniş yelpazede seyretmekle birlikte akut bulgular genelde benzerdir. Ani gelişen nedensiz ve şiddetli baş ağrısı, ani bilinç kaybı, konuşma bozukluğu, bir veya iki gözde görülebilen görme kaybı ile ani yürüme ve koordinasyon bozukluğu akut bulguları meydana getirmektedir.
Hemiplejik hastalarda vücudun bir tarafında değişen derecelerde kas kuvvetinde azalma, kasların şiddetli derecede kasılı kalması(spastisite) ve kontrol eksikliği meydana gelebilir. Hemiplejik hastalarda algılama, motor ve duyusal işlevler, konuşma ve zihinsel yeteneklerde de bozulmalar olabilir.
Sağ ve sol hemiplejik hastalar arasında kognitif yetiler bakımından anlamlı farklılıklar vardır. Sol hemiplejik hastada sıklıkla görsel motor algı bozukluğu, görsel hafıza kaybı, sol taraflı ihmal sıklıkla görülür. Ancak hastada sözel akıcılık korunabildiğinden bu defektler gözden kaçabilir. Ayrıca işitme, görme, propriosepsiyon ve dokunma ile ilgili kayıplar daha fazla olabilir.
Sağ hemiplejik hastada ise daha çok iletişim kurma ile ilgili bozukluklar görülür. Sözcük dağarcığı ve işitsel kapasite azalır. Ancak bu hastalarda görsel motor algı ve hafızanın korunmasından dolayı öğrenme devam edebilir.
TEDAVİ
Hastada iyileşme; lezyonun bölgesi, büyüklüğü, vücut etkilenimi gibi nörolojik birçok durumun yanı sıra hastanın yaşı, psikolojik etkilenimi, tedaviye katılım isteği gibi pek çok nedene bağlı olarak da ilerler. Bu sebeple iyileşmenin hızı, derecesi, zamanı ve sonucu hastadan hastaya değişir.
Hemiplejinin akut dönemlerinde damarı tıkayan pıhtıyı ortadan kaldırmak, hasara uğrayan dokuyu iyileştirmek, kanın pıhtılaşmasını sağlayan proteinlerin yapımını engelleyerek yeni pıhtı oluşumunu engellemek gibi amaçlarla medikal tedavi uygulanır.
Bununla birlikte fizik tedavi ve rehabilitasyon hemipleji tedavisi için uygulanan en etkili yöntemdir. İnme; ani gelişen, önemli hayati tehlikeler ve genellikle kişide hayat boyu devam edecek özür oluşturan bir durum olduğu için, ilk andan itibaren üst düzey bir sağlık uygulaması, iyi bir disipliner koordinasyon ve rehabilitasyon gerektirmektedir.
Hemipleji rehabilitasyonunda birçok tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Hepsindeki ortak amaç hastaların ihtiyaçlarını başarıyla nasıl karşılayacaklarını yeniden öğretmektir. Hastaların pratik, eğitim ve tekrar yoluyla hareket kapasitesinin tekrar kazanılması ve kalıcı davranış değişikliklerinin oluşturulması rehabilitasyonun temel sorumluklarıdır.
Başarılı rehabilitasyon sonuçları için hastanın tedaviye aktif katılımı, tedavi sırasında anlamlı hedeflerin kullanımı ve bol pratik gereklidir. Rehabilitasyon uygulamalarına akut dönemde medikal tedavilerle birlikte başlanmalıdır. Rehabilitasyon tedavisinin geç başlanması, hemiplejinin devamında görülen farklı komplikasyonların (basınç yaraları, eklem sertlikleri vs.) ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir.
Hemiplejik hasta fizyoterapist tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilir ve yapılan değerlendirmeler doğrultusunda egzersiz programı şekillendirilir ve geliştirilir. Hemiplejik hastalarda günlük yaşam modifikasyonu ve egzersizin gün içine yayılarak bir yaşam biçimi haline getirilmesi çok önemlidir.
Fizyoterapi hem bir tedavi yöntemi olurken hem de günlük yaşam için bir rehber görevi görmektedir. Bunun yanı sıra kişinin iyileşmeye olan inancı ve motivasyonu, fizyoterapistine duyacağı güven ve bağlılığı rehabilitasyon sürecinin ilerleyişindeki en önemli kilit noktadır.