Boyun Fıtığı
Boyun Fıtığı
Boyun fıtığı nedir?
Omurlar arasında bulunan disklerin içindeki sıvı içeriği zamanla ve yaşa bağlı olarak azalır. Omurganın kötü kullanımı da bu azalmayı arttırır. Yüklenmelere karşı diskin dayanıklılığı azalır.
Kontrolsüz ani hareketlerde bulunma, uzun süre masa başında ve sabit halde çalışma, omurgaya yük bindiren veya devamlı rotasyon hareketlerini gerektiren işler ve sporlar yapma, travmalara maruz kalma şeklindeki zorlanmalar, diskte yırtılmalara neden olarak boyun fıtığına neden olabilir.
Boyun sorunları, yaralanma, kötü duruş, fazla gerilme, yıpranma, yırtılma, spor faaliyetlerinde alınan darbeler, burkulma veya hastalık dolayısı ile gelişir.
Whiplash sendromu olarak bilinen ve genellikle otomobil kazalarında görülen boyun ağrıları yaralanma tipi nedenlere örnek gösterilebilir. Bu sendromda kazazede başlangıçta yalnızca hafifi ağrı hisseder, ancak birkaç saat sonra boyun sertliği ve ağrı gelişir. Rahatsızlık birkaç günde en üst düzeye ulaşır, 1 ay içinde düzelir.
Kötü duruş veya şişmanlık, zayıf karın kasları veya uzun süre oturma belin öne, sırtın arkaya doğru kavis yapmasına neden olur. Bu dengeyi sağlamak için boyun öne itilir ve boyun ağrısı oluşur.
Fazlaca eğilme gerektiren iş ve hobiler, kamburlaşmaya ve boyunun öne kavis yapmasına neden olur. Boyun kasları dinlenmeden kasılı kalırsa, boyun ağrısı oluşur.
Servikal omurgada yaşla birlikte değişiklikler olur. Özellikle 40-60 yaşlarda omurganın C4-C6 aralığında görülen yıpranmalar boyun ağrılarına neden olur. Disk yıprandıkça daralır, esnekliğini ve su muhtevasını kaybeder, dejenerasyon oluşur. Dejenerasyon sonucunda ağrı ve fıtık oluşur.
Boyun Fıtığı belirtileri nelerdir?
Boyun fıtığının sık karşılaşılan belirtilerinden biri ense bölgesinde herhangi bir travmaya ya da ters bir yatış pozisyonuna bağlı olmayan sebepsiz ve uzun süreli bir ağrı hissedilmesidir. Bu ağrının uzun süre devam etmesi durumunda boyun fıtığından şüphelenmek gerekir.
Boyunda ortaya çıkan ağrı aynı zamanda; tek taraflı bir şekilde meydana gelen ve kola doğru yayılan bir ağrı şeklinde de görülebilir. Sinirler üzerinde oluşan baskı nedeniyle ağrı kollarda da hissedilebilir. Bu ağrılar zaman zaman, baş ağrısına dönüşebilmekte ve hastanın günlük hayattaki yaşam kalitesini önemli oranda düşürmektedir.
Boyun fıtığı olan kişiler, boyun hareketlerini yapmakta zorlanırlar. Boyun eskisi kadar rahat hareket ettirilemez ve boyun hareketlerine ağrı eşlik eder. Boyun fıtığının ilerlemesi durumunda ise boyunu neredeyse hiç hareket ettiremeyecek kadar bir kısıtlanma ile karşı karşıya kalınması söz konusudur.
Boyun fıtığı ilerlemiş olan kişiler aynı zamanda ağrı ve güç kaybı nedeniyle yürüme güçlüğü de çekebilirler. Yürürken zorlanma ve yürüme esnasında dengeyi kuramama ileri derece boyun fıtığının belirtisi olmaktadır.
Boyun fıtığının bir başka belirtisi ise kas spazmıdır. Kaslarda boyun fıtığına bağlı olarak istem dışı kasılmalar gerçekleşebilir.
Boyun fıtığının neden olduğu ağrılar sıklıkla gece uyurken artış gösterirler. Şiddetli ağrılar nedeniyle kişi uyku problemleri yaşayabilmektedir.
Baş dönmesi ve mide bulantısı da boyun fıtığının belirtileri arasında yer almakta ve kişinin günlük yaşantısını sekteye uğratmaktadır.
Boyun fıtığı tedavisi nedir?
Bu tip şikâyetlerden yakınan hastalar mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar. İncelemelerin sonucunda fıtığın derecesine göre bir tedavi yöntemi izlenecektir. Ağrı kesiciler, boyunluk, manuel terapi ve egzersizler hastalığın çok da ilerlemediği hastalarda tedavi için izlenen yoldur.
Eğer bu tedavi uygulamaları kişinin ağrılarını hafifletmiyorsa ve hastada şiddetli ağrılar, hareket kısıtlığı, denge kaybı, baş dönmesi, mide bulantısı ve uykusuzluk gibi şikâyetler ısrarlı bir şekilde devam ediyorsa, cerrahi müdahalenin uygulanması bu tip hastalarda kaçınılmaz olabilmektedir.
Ancak hastalarının çok büyük bir oranı cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavi edilebilir. Bu hastaların düzenli bir fizyoterapi programına yönlendirilerek takibinin yapılması gereklidir.
Fizyoterapi programlarına başlamadan önce fizyoterapistler tarafından kişiye ve hastalığına özel klinik değerlendirme ve analizlerin yapılması gerekmektedir. Hastanın var olan problemi ve şikayetine göre egzersiz programları ve manuel tedavi uygulamaları ile entegre bir şekilde bütüncül bir yaklaşım sağlanmalıdır.