Sağlıklı Beslenmenin Önemi
Sağlıklı beslenme hem genel iyilik halinin hem de vücut sağlığının korunması açısından çok ciddi bir öneme sahiptir.
Bebeklerde anne sütü ile başlayan süreçten, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemine kadar bütün yaş gruplarında sağlıklı ve dengeli beslenme hususunda gereksinimlerin yerine getirilmesi, kronik hastalıklardan korunmak ve ideal kiloya kavuşmak için büyük önem arz eder.
Vücut fonksiyonlarının sorunsuz bir şekilde işleyebilmesi için tüm besin ögelerinin yeterli şekilde karşılanması gerekir. Bu hassas dengenin sağlanabilmesi için sağlıklı ve dengeli beslenme olmazsa olmazdır.
Bunun yanında yaşamın her döneminde obezite, akut ve kronik birçok hastalık için en önemli risk faktörleri arasında yer alır.
Bunun için dengeli beslenme ve ihtiyaç dahilinde kalori alımı ile vücut kütlesinin olması gereken aralıkta tutulması, kronik hastalıklardan korunmak ve sağlıklı bir yaşam sürebilmek adına oldukça önemlidir.
Bütün bu sebeplerden dolayı, doğumdan yaşlılığa kadar yaşamın her bölümünde sağlıklı beslenme konusunda gereken azami önem gösterilmeli ve bu konuda bilinçli davranmaya çaba sarf edilmelidir.
Sağlıklı Beslenme Nedir?
Vücudumuzda yaşamsal fonksiyonların yerine getirilebilmesi için çeşitli besin maddelerine ihtiyaç duyulur.
Tükettiğimiz besinler günlük yaşamdaki fiziksel aktivitelerimiz ve biyolojik fonksiyonlar için ihtiyaç olan enerji kaynağını oluşturur. Tükettiğimiz besinlerin içeriğinde bulunan üç temel besin ögesi vardır. Bunlar karbonhidrat, protein ve yağlardır.
Makro besin ögeleri olarak adlandırılan bu üç temel gruba ek olarak mikro besin ögeleri olan vitamin ve mineraller de besinlerle birlikte vücuda alınan diğer bileşenlerdir.
Sindirim, solunum, boşaltım, solunum, dolaşım, sinir, iskelet ve kas sistemleri gibi vucüt sistemlerimizin sorunsuz bir şekilde çalışması, hormonlar ve vücut salgılarının sağlıklı bir şekilde üretilmesi, motor becerilerle bilişsel fonksiyonların sağlıklı bir biçimde devam ettirilmesi için vitamin ve minerallere olan gereksinimlerin tam olarak karşılanması çok büyük bir öneme sahiptir.
Sağlıklı beslenme genel manası ile yeterli ve dengeli beslenme olup bireyin yaşı, cinsiyeti, ekonomik yapısı ve fizyolojik durumu göz önüne alındığında toplum içerisinde farklılıklar da bulunmaktadır.
Sağlıklı ve üretken bir nesil için ihtiyacı olan tüm besin öğelerinin yeterli miktarda karşılanmasıdır.
Sağlığın sürdürülmesi, hastalıklardan uzak bir yaşam elde etmenin en önemli unsurlarından birisi beslenme alışkanlığıdır.
Beslenme alışkanlıkları bozuk toplumlarda obezite, kalp hastalıkları, psikiyatrik hastalıklar başta olmak üzere yaşamı olumsuz etkileyen pek çok durumla karşı karşıya kalmaktadır.
Beslenme alışkanlıkları iyi olan toplumlarda ise bu sayılan olumsuz etkilerden uzak bir yaşam sürdürülür.
Temel Besin Maddeleri Nelerdir?
Karbonhidratlar:
Bütün canlı hücrelerde bulunur. Hücre içine alınabilmesi için sindirilmesi ve uygun molekül büyüklüğüne kadar parçalanması gerekir.
Karbonhidratlar birinci dereceden enerji verici olarak kullanılırlar.
Karbonhidratlar en çok ekmek, makarna, fasulye, patates, kepek, pirinç, tahıl ve hububatlar içinde bulunurlar.
Karbonhidratlar vücutta en çok bulunan üçüncü besin maddesidir. Yapıtaşı glikozdur. Depo şekli hayvanlarda glikojen bitkilerde ise nişasta şeklindedir. Kimyasal sindirimi ağızda başlar. DNA, RNA ve ATP’nin yapısına katılır.
Mineraller:
Sağlıklı yaşam için gereklidir. Mineraller (kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko vb.) sebzeler, meyveler ve hayvansal gıdalarda bulunur, hücrenin korunması ve sağlıklı diş, kemik ve cilt yapısı için önemlidir.
Mineraller ayrıca kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi daha birçok düzenleyici fonksiyonda büyük öneme sahiptir.
Proteinler:
Proteinler vücut için çok önemli bileşenlerdir. Vücudumuzun yapı taşları hücrelerdir ve hücrelerin temelini proteinler oluşturur.
Proteinler; vücudun ve kasların büyümesi, gelişmesi, yaraların iyileşmesi, çeşitli maddelerin sindirim ve sentezi, sıvı dengesinin sağlanması, bağışıklık sisteminin çalışması, zeka gelişimi, hormon ve enzimlerin üretilmesi ve azot dengesinin sağlanması gibi bir çok hayati mekanizmada önemi bir rol oynar.
En çok et ve süt ürünlerinde bulunur, daha az olarak hububatlarda da bulunmaktadır.
Yağlar:
Yağlar vücudumuzun bir numaralı enerji kaynağıdır.
Aynı zamanda A, D, E ve K vitamini yağda çözünen vitamin türleridir.
Ayrıca Omega-3, Omega-6 gibi yağ asitleri sinir sistemi için oldukça faydalı yağlardır.
Yağlar diyetimizde mutlaka bulunması gereken fakat dikkatli tüketilmesi gereken besin maddeleridir.
Sağlıksız Beslenmeye Bağlı Olarak Görülebilen Sorunlar Nelerdir?
Depresyon riskini arttırır
Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, beyin fonksiyonlarında ve ruh halimizde önemli bir role sahiptir. 2010 yılında American Journal of Psychiatry’ de yayınlanan bir çalışmada, sebze, meyve, balık, et ve tam tahılları içeren” geleneksel” bir diyet uygulayan katılımcıların; işlenmiş tahıllar, şeker ve gıdalar açısından zengin olan batı tarzi bir diyet uygulayan katılımcılara göre daha az psikolojik problem yaşadıkları görülmüştür.
Beyin fonksiyonlarında azalma meydana gelir
Şeker ve sağlıksız yağ oranı yüksek olan bir beslenme alışkanlığında, öğrenme ve hafıza oluşumunda rol oyanayan beyin peptitlerinin aktivitesi baskılanır. 2011 yılında American Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir makalede, beş gün boyunca normal alışkanlıklarının dışında fazladan kalori, tuz ve yağ içeren gıdalar tüketen sağlıklı bireylerin bilişsel testlerde kötü performans gösterdikleri bulunmuştur.
Kalp hastalıklarına neden olur
Yağ, kolesterol ve şeker içeriği yüksek, meyve, sebze tüketimi düşük bir beslenme alışkanlığı, sadece yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol riskini değil aynı zamanda koroner kalp hastalığı ve damarların daralmasıyla oluşan ateroskleroz riskini arttırır. Bu riskler neticesinde kalp krizi ve inme riskinde artmış olur.
Kilo almaya yol açar
Yağ ve şeker bakımından yüksek enerjili bir diyet tüketen bireylerin vücut ağırlığı ve vücut yağ yüzdeleri daha fazla olmaktadır. Vücudumuzdaki yağ miktarının artmasıyla birlikte tip 2 diyabete yakalanma olasılığımız artar.
Demans riskini arttırır
Çok fazla yağlı ve şekerli yiyecek tüketimi vücudumuzdaki insülin düzeylerini önemli ölçüde arttırmaktadır. Tip 2 Diyabet durumunda olduğu gibi insülin düzeyleri yükseldiğinde beyin bu hormona tepki vermeyi durdurur ve buna direnir. Bu hızlı düşünme, hatırlama veya yaratma yeteneğimizi kısıtlayabilir, böylece alzheimer riskini arttırır.
Osteoporoz riskini arttırır
Şekerli ve işlenmiş gıdalarla yüksek bir beslenme daha az kalsiyum, fosfat alımına sebep olur. Bu da daha az kemik yoğunluğu ve daha zayıf kemik anlamına gelmektedir.
Kan basıncının yükselmesine neden olur
Beslenmemizde yeteri kadar su tüketiminin olmaması, sodyum ve doymuş yağların yüksek olması yüksek tansiyona neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü, yüksek kan basıncının ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi için günde kişi başına en fazla 5 gram tuz alımını önermektedir.